(oldukça dar bir dört yolda, bir itfaiye aracı ve bir ambulans burun buruna gelir. bir süre sonra siren sesleri kapatılır ve mikrofonlar (megafon?) açılır)
ambulans: müsaade edecek misin?
itfaiye aracı: çek işte geriye! sen küçüksün..
ambulans: anaryaya alınca serum şişeleri dökülüyor, sen çek!
itfaiye aracı : atma!
ambulans : kardeşim acelem var!
itfaiye aracı : yapma ya! ben de akşam gezintisine çıkmıştım!
ambulans : geçiş hakkı benim yasalara saygılı olalım!
itfaiye aracı : bendeki el kitabında öyle yazmıyor ama?
ambulans : eskidir o!
itfaiye aracı: bu senenin!
ambulans : bu senenin ama hangi ay bakalım?
itfaiye aracı : saçmalama da yol ver!
ambulans : bak, hamile bir kadın trafik kazası geçirmiş, bacakları sıkışmış... kalp hastası ve yüksek tansiyondan muzdarip bir kişi olduğuna dair duyumlar aldık!
itfaiye aracı : abartma be! çabuk yolumdan çekil yoksa şehirin doğu kesimi kül olacak!
ambulans : asıl sen abartma! ben gelirken gördüm, bir çöp bidonu alev almış sadece...
itfaiye aracı : yok ya? hangi dangalak sadece bir çöp bidonu yanıyor diye itfaiyeyi arar? bana bak, insanlık suçu işliyorsun! hadi o çöp kutusu tamamen ahşap binaların bulunduğu bir mahallede ahşap hastası bir adamın yaşadığı evin mutfağındaysa?
ambulans : yuh! bu kadar da uydurulmaz yahu! bak ben başka bir şehirden gelmiyorum; bahsettiğin kadar bir ahşaplaşma yok bu şehirde! kabul et ki küçük bir yangın bu... hem o kadar tehlikeli bir durum olsa seni böyle düdük gibi yalnız göndermezlerdi!
itfaiye aracı : senin gevezeliğin ve saygısızlığın ile sanırım o yangın epeyce büyüyecek zamanı bulmuştur. acil bir durum var ya, anlamıyor musun!
(megafonlu sebze aracı diğer bir yönden belirir ve yolu kapamış olan itfaiye aracı ile ambulans ikilisine dik pozisyonda durmak zorunda kalır)
ambulans : arkamda bir kamyon var zaten...
itfaiye aracı : zamanında çekilmedin işte...
sebze satıcısı: (pıhh diye bir ses çıkarır, mikrofonunu dener)
ambulans : kim bilir onun arkasında ne var...
itfaiye aracı : benim de arkamda arabalar birikti; hiç mi kımıldayamıyorsun?
ambulans : kamyon! kamyon! geri al biraz kamyon!
sebze satıcısı: abicim, alamaz gibi ya... onun da arkasında birikme olmuş...
ambulans : kim lan bu?
itfaiye aracı : sebzeci...
sebze satıcısı : abi hayırdır?
itfaiye aracı : bi' dakka kardeşim yahu...
ambulans : aslında sen biraz yana kaysan en azından ben aracın burnunu sokabilsem gerisi kolay..
sebze satıcısı : hemen kayalım abi...
itfaiye aracı : ya kardeşim sen dur durduğun yerde! ambulans! ambulans, kayamam zira burun burunayız kör müsün be!
ambulans : belli ki karşıdan cayır cayır geliyorum, ne halt yemeye burnuma kadar geliyorsun! hayret bir şey yahu!
itfaiye aracı : bak asabımı bozma benim! ulan benim rengim bile kırmızı; haddini bilsene!
sebze satıcısı : abi... korna öttürüyorlar...
ambulans ve itfaiye aracı: sen bi' sus!
sebze satıcısı : yok, yardımcı olma maksadıyla...
(bir polis arabası boş kalan tek yönden karmaşaya dahil olur)
itfaiye aracı : ıslataca'm hepinizi o olacak!
polis : n'oluyor lan burada!
sebze satıcısı: aha polis geldi...
ambulans : çok aciliyeti olan bir vukuata intikal etmek üzere yasal sınırlar dahilinde olabildiğince ivedi seyrediyordum ki yolum tıkandı... memur bey...
itfaiye aracı : ulan yalaka! ben ne halt yemeye çıktım yollara! polis bey, bu ambulanstan sadece ben şikayetçi değilim; artık bu durum kamuyu da ilgilendiriyor!
polis : susun! derhal yolu açın!
sebze satıcısı : nası' olacaksa...
polis : ne dedin lan sen!
sebze satıcısı : yok bir şey komserim...
polis : derhal yolu açın yoksa bir suçun engellenmesine yardım ve yataklık etmekten dolayı hepinizi içeri atarım!
(vs..vs..vs)
* bunun, bir filmin açılış sahnesi olmasını isterdim; ilerleyen sahnelerde her birinin (sebzeci dahil) filmle ilgili bir olay için yola çıkmış olduğu anlaşılacak tabii...
ambulans: müsaade edecek misin?
itfaiye aracı: çek işte geriye! sen küçüksün..
ambulans: anaryaya alınca serum şişeleri dökülüyor, sen çek!
itfaiye aracı : atma!
ambulans : kardeşim acelem var!
itfaiye aracı : yapma ya! ben de akşam gezintisine çıkmıştım!
ambulans : geçiş hakkı benim yasalara saygılı olalım!
itfaiye aracı : bendeki el kitabında öyle yazmıyor ama?
ambulans : eskidir o!
itfaiye aracı: bu senenin!
ambulans : bu senenin ama hangi ay bakalım?
itfaiye aracı : saçmalama da yol ver!
ambulans : bak, hamile bir kadın trafik kazası geçirmiş, bacakları sıkışmış... kalp hastası ve yüksek tansiyondan muzdarip bir kişi olduğuna dair duyumlar aldık!
itfaiye aracı : abartma be! çabuk yolumdan çekil yoksa şehirin doğu kesimi kül olacak!
ambulans : asıl sen abartma! ben gelirken gördüm, bir çöp bidonu alev almış sadece...
itfaiye aracı : yok ya? hangi dangalak sadece bir çöp bidonu yanıyor diye itfaiyeyi arar? bana bak, insanlık suçu işliyorsun! hadi o çöp kutusu tamamen ahşap binaların bulunduğu bir mahallede ahşap hastası bir adamın yaşadığı evin mutfağındaysa?
ambulans : yuh! bu kadar da uydurulmaz yahu! bak ben başka bir şehirden gelmiyorum; bahsettiğin kadar bir ahşaplaşma yok bu şehirde! kabul et ki küçük bir yangın bu... hem o kadar tehlikeli bir durum olsa seni böyle düdük gibi yalnız göndermezlerdi!
itfaiye aracı : senin gevezeliğin ve saygısızlığın ile sanırım o yangın epeyce büyüyecek zamanı bulmuştur. acil bir durum var ya, anlamıyor musun!
(megafonlu sebze aracı diğer bir yönden belirir ve yolu kapamış olan itfaiye aracı ile ambulans ikilisine dik pozisyonda durmak zorunda kalır)
ambulans : arkamda bir kamyon var zaten...
itfaiye aracı : zamanında çekilmedin işte...
sebze satıcısı: (pıhh diye bir ses çıkarır, mikrofonunu dener)
ambulans : kim bilir onun arkasında ne var...
itfaiye aracı : benim de arkamda arabalar birikti; hiç mi kımıldayamıyorsun?
ambulans : kamyon! kamyon! geri al biraz kamyon!
sebze satıcısı: abicim, alamaz gibi ya... onun da arkasında birikme olmuş...
ambulans : kim lan bu?
itfaiye aracı : sebzeci...
sebze satıcısı : abi hayırdır?
itfaiye aracı : bi' dakka kardeşim yahu...
ambulans : aslında sen biraz yana kaysan en azından ben aracın burnunu sokabilsem gerisi kolay..
sebze satıcısı : hemen kayalım abi...
itfaiye aracı : ya kardeşim sen dur durduğun yerde! ambulans! ambulans, kayamam zira burun burunayız kör müsün be!
ambulans : belli ki karşıdan cayır cayır geliyorum, ne halt yemeye burnuma kadar geliyorsun! hayret bir şey yahu!
itfaiye aracı : bak asabımı bozma benim! ulan benim rengim bile kırmızı; haddini bilsene!
sebze satıcısı : abi... korna öttürüyorlar...
ambulans ve itfaiye aracı: sen bi' sus!
sebze satıcısı : yok, yardımcı olma maksadıyla...
(bir polis arabası boş kalan tek yönden karmaşaya dahil olur)
itfaiye aracı : ıslataca'm hepinizi o olacak!
polis : n'oluyor lan burada!
sebze satıcısı: aha polis geldi...
ambulans : çok aciliyeti olan bir vukuata intikal etmek üzere yasal sınırlar dahilinde olabildiğince ivedi seyrediyordum ki yolum tıkandı... memur bey...
itfaiye aracı : ulan yalaka! ben ne halt yemeye çıktım yollara! polis bey, bu ambulanstan sadece ben şikayetçi değilim; artık bu durum kamuyu da ilgilendiriyor!
polis : susun! derhal yolu açın!
sebze satıcısı : nası' olacaksa...
polis : ne dedin lan sen!
sebze satıcısı : yok bir şey komserim...
polis : derhal yolu açın yoksa bir suçun engellenmesine yardım ve yataklık etmekten dolayı hepinizi içeri atarım!
(vs..vs..vs)
* bunun, bir filmin açılış sahnesi olmasını isterdim; ilerleyen sahnelerde her birinin (sebzeci dahil) filmle ilgili bir olay için yola çıkmış olduğu anlaşılacak tabii...
Şahane olmuş bu yav. Başlığa dikkat etmeden okumaya başlamıştım, arada benim de aklıma trajikomik bir film sahnesi olabileceği geldi. Sondaki açıklamayı okuyup, başlığa da bakınca tesadüf ilen afalladım.
YanıtlaSil