10 Ağustos 2011

commodore 64

ben çok küçükken, bir tanıdıktan, o tanıdığın almanya'dan getirdiği bir televizyon satın almıştık. küçük ekran, siyah-beyaz (zaten o zamanlar renkli tv yoktu piyasada), ahşap kaplama bir şeydi. onu diğer televizyonlardan farklı kılan bir özelliği vardı ama: dünyanın en ilkel video oyunu kabul edilebilecek pong'u oynayabiliyordun. üst yüzeyinde üç beş düğme vardı; televizyon ya da oyun ekranı seçme, oyuncu sayısı (1 ya da 2) belirleme gibi şeyleri ayarlamak için. iki de çok basit joystik'i vardı, üzerinde sağa sola çevirdiğin tek bir koca düğmesi bulunan... video oyun zehirini çok küçükken almıştım yani!
yıllar sonra, seksenlerin ikinci yarısı falan olabilir, commodore 64 manyaklığı başladı çevrede. "bizde neden yok!" diye zırlıyorduk ama almıyorlardı. ilk çıkan (ve bu sıralar tekrar piyasaya sürülen) yuvarlak hatlı olanı değil, daha sivri kenarlı olan bir modeli aldırmayı başardık sonunda. tabii karneler falan alındı, vallaha billaha ders çalışacaz biz onunla, dersler için çok önemli, diye motivasyon soslu yeminler edildi...
gittik bir dolu ders kaseti doldurttuk; fizik, matematik, geometri... bir düzlem üzerinde pıt pıt ilerleyen yuvarlak cismin hızını bulmaya çalışmaktan çok o basitin basiti animasyona takıldı gözlerimiz, zihinlerimiz. elbette bu arada bir dolu da oyun kaseti almıştık ve elbette asıl zamanı onlara ayırıyorduk.
ilk bahsettiğim siyah beyaz televizyon yitti gitti bir yerlere ama commodore 64 hala duruyor; kaset okuyucusu bozulmuştu sanırım sadece. çocukluk yıllarında kalmış önemli bir nesne commodore 64 ama işte kalsın o yerde; bir düşkünlüğüm yok kısacası. öte yandan, aletin hatırı sayılır bir hayran kitlesi var, o bir efsaneydi falan diye heyecanlananlar, eh olacak tabii, olmasın mı?
madem öyle al sana commodore 64 hem de görünüş bakımından neredeyse aynısı! hortlatmışlar ama olabildiğince de günümüz ekipman ve ihtiyaçlarına uygun hale getirmişler. dvd okuyucu, yeni nesil televizyonlara uyumluluk, usb girişleri, bellekse bellek, disk alanıysa disk alanı!
dediğim gibi, benim için bir arzu nesnesi değil, vay ilginçmiş, deyip geçeceğim bir ürün. ancak geçerken söylenmesem olmaz. şöyle ki, commodore 64'ü commodere 64 yapan şey oyunları yüklerken beklemek değil miydi? o renkli şeritlerin ekranda hızla hareket etmelerini izlemek? belki de oyunlar için öyle bir seçenek koymuşlardır; oyun yüklenirken laf olsun diye 3 dakika kadar şeritli bir animasyon izleyebiliyorsundur? e tamam bu kolay ama çok daha önemli bir şey var: kafa ayarı yapmak! bunu arada sırada yapmazsan gerçekçi olmaz ki? dvd player için öyle bir "eziyet" nasıl sözkonusu olur peki? ona da uyduruk bir giriş yaparsın, bir de saatçi tornavidası verirsin, sen birazcık orayı kurcalamadıkça dvd player çalışmaz? çok da güzel olurdu bence...

1 yorum:

  1. Ne günlerdi ama. Haftanın sadece bir kaç saati televizyon yayını olurdu :)

    YanıtlaSil