08 Mayıs 2009

üstü kalsın

-david lynch'in insaflısı diyebileceğim bir adamın yarattığı eski bir diziyi izlemeye başladım. carnivale isimli bu dizinin üçüncü sezonu çekilmemiş ve anlaşılan kimse de umutlu değil bu konuda. yine de izlemeye devam edeceğim: bitmemiş öyküler de keyif verebiliyor; en azından şimdilik öyle görünüyor. ama şu lost nanesini bitirmemezlik etmeye kalkmazlar umarım. ta ilk sezonda, jack ile kate'in bulduğu ölü çiftin (içinde biri siyah biri beyaz iki taş bulunan bir kese bulmuşlardı cesedin birinin üzerinden, yanlış hatırlamıyorsam) hikayesini merak ediyorum en çok. abarttım sanki. abarttım dedim de, ki konuyla hiç ilgisi yok, my name is earl dizisinde earl kişisinin kararsızlık anında aptalca bir ikna lafı karşısında "aklıma yattı, olur tabii" mimiğine her defasında çok gülüyorum. oysa birazcık tebessüm yeterli o mimiğe karşı, her defasında da gülmeye, hele çok gülmeye ne gerek var ki? ne gerek var ki dedim de, alt tarafı carnivale izlemeye başladım diyecektim nedense laf lafı açtı...

-karadenizli tuhaf, çirkin, ırkçı, cahil ve çirkin bir türkücü var, çok da çirkin bir kişi... "eğer o insansa, ben neyim?" diye düşündüm geçen gün. ikimiz de insan olamayız bence. bu çirkin adam bir şiir(!) yazmış, aptallığa övgü meraklısı gazeteler de haber yapmış. biri de , bir gazeteye, okuyucu yorumu olarak, "erdener abi" lezzetinde bir yorum* eklemiş:
"bu (xxx)'u alalim, brain computer interface uzerinden bankamatik ekranina baglayalim, arkadas taksimde bankamatik olsun, uzerinden 7/24 islem yapsinlar, hafizasi gelissin, noron sayisi cogalsin. sonra kendisini 3-4 ay kadar tapu kadastroda facit olarak kullansinlar, bu ara kok hucre tedavisi ile gri hucre sayisina katkida bulunalim. daha sonra kendisine tum rus kulliyatini upload edelim, gece acik birakalim downloada devam etsin house besinci sezonu indirsin. boyle kafa, beyin kaslari ninja kaplumbaga karni gibi baklava baklava olana kadar, alnindan damarlar firlayana kadar guclendirelim arkadasi. akabinde uzaya gonderelim, orada deneyler yapsin, kuantum fizigi ve string theory calissin, ufku acilsin. o zihin ilk defa o dikdortgen kutu kafatasindan ciksin, o algi kapilari bi acilsin sonuna kadar. entellektueller ile ilgili yorumlarini o zaman yapabilir. şu anki kapasitesi ancak bakkaldan ekmek, sigara istemeye yetecek durumda zira(..)"


-jesus is back** isimli bir animasyon izledim. bu animasyon yüzünden çalkalanır şimdi hristiyanlık alemi, çökmeye başlar hristiyan batı medeniyeti, millet sokaklara dökülür, bir sürü insan ölür! yok tabii; izleyip geçiyorsun... mizah anlayışına uyuyorsa gülüyorsun, uymuyorsa, saçmalık diyorsun, hayatına devam ediyorsun. öyleymiş. öyledir. öyle.

-devasa bir "resimlerim" klasörü oluştu zaman içinde. saçmasapan bir bilmece sorup, doğru cevap verenlere hediye mi etsem? ne olacak ki o kadar resim, fotoğraf? yeni çağın psikolojik bozuklukları arasında, bilgisayarda görsel materyal biriktirme hastalığı var mıdır acaba? bir de mp3 boyutu var bu biriktirme işinin. müzik klasörlerine eleştirmen gibi yaklaşıyorum bu günlerde: "tamam sen kal, sen gereksizsin" diye ayıklıyorum bir yandan ama bir yandan da yeni şeyler eklenip duruyor. disk alanında bir savaş var sanki. savaş değil de, bir hareketlilik, bir kargaşa, bir trafik bir yeterli anladım işte...

*orjinali gibidir. imla, noktalama vs hataları ile ilgilenmedim.
**bağlantı animasyonu açar

2 yorum:

  1. Hahah.. Bayıldım amcanın yorumuna. Hakikaten bu kadar olur. Ayrıca, gerçekten de ne kadar çirkin bir adam o öyle. Bilgisizliği, cahilliği, bütün çirkefliği yüzüne vurmuş resmen.

    YanıtlaSil
  2. o taşlarla ilgili benim de sıkıntılarım var..
    ama sanırım bir kısırdöngü sözkonusu..
    yani mağazadaki cesetlerden biri neden Jack olmasın..
    kendi ölüsünün cebinden taşları çıkarıp, kendi cebine atmıştır belki.. olmaz mı?? peki..

    YanıtlaSil