11 Mayıs 2010

paul tibbets öbür dünyada

çocuk yaprağın üzerindeki böceğin üzerine tükürür, annesi de der ya: "yazık değil mi hayvana! öbür dünyada da o senin üzerine tükürecek!" gibi bir şey... buna göre, yapılan kötülüğe o an bir karşılık vermesi olanaksız görünen canlılar, öbür dünyada kendilerine kötülük yapanla ödeşirler ve böylece adalet, eşitliği gerçekleştirme bakımından sağlanır.
bu denklem, çocuklara yöneliktir çünkü yetişkinlere inandırıcı ya da caydırıcı gelmez ve daha da önemlisi yetişkin insanlar, "o-hoo bir dolu zaman var, telafi ederim o zaman kadar!" gibi şeyler düşünebilir! oysa çocuklar, kendilerini ezen dev karıncaları, sapanla kafalarına nişan almış bıldırcınları düşünürler ve sonuçta bu tür şeyleri düşünmek de bir oyun olup çıkar. zaten çocuk acımasız ya da kötü değildir, her zaman oyun peşindedir ve bu esnada yaptığı şeylerin kötü, can yakıcı olduğunun genellikle farkında değildir.
denklem, basit ödeşmelerde sorunsuz işler: işte sen köpeğe tekme attın, öbür dünyada da köpek sana tekme atar, bu kadar basit. diyelim kedinin kuyruğunu çektin, öbür dünya oldu, kedi geçti karşına, onca zaman beklemiş ama o da ne, senin kuyruğun yok ki? işte böylesi durumlarda, öbür dünyada, adaleti sağlamak için küçük, geçici düzenlemelere gidileceğini düşünmek hiç de saçma olmaz: "al sana kuyruk; pişt kedi, gel çek şunu!". tür ve cins farklılıklarından doğan ekipman sorunları bir şekilde halledilir yani.
"öbür dünyada görürsün!" denkleminde önemli olan, bu dünyadaki ortamın ve koşulların olabildiğince sağlanması. diyelim bir arkadaşının, hortumu ağzına dayayarak su içmek üzere olduğunu fark ettin ve derhal hortuma bastın; o tam ağzını hortumun ucuna getirdiğinde ayağını çektin ve onu baştan aşağıya ıslattın. işte bu davada, tam bir ödeşmenin sağlanması için musluk, hortum, ıslandığı için bozulan kol saati gibi şeylerin yanında, senin de olaydan habersiz hortuma su içme amacıyla yaklaşman sağlanmalı.
çok daha karmaşık durumlarda, "öbür dünyada gününü görürsün!" denklemi de karmaşıklaşıyor doğal olarak. şöyle bir şey: biriyle tanıştın, işte sohbet muhabbet falan filan derken zamanla yakın arkadaş oldunuz ancak o seni fena halde dolandırdı, diğer insanlarla ilişkilerini bozdu tüm bunlar yetmiyormuş gibi bir de seni uçurumdan itti, bacakların tutmaz oldu, kalan ömrünü tekerlekli sandalyede geçirdin. (john locke olup çıktın yani!). bir daha da görmedin şerefsizi, kayboldu gitti. nihayet o gün geldi ve öbür dünyada tüm hazırlıklar yapıldı, gideceksin onunla tanışacaksın, yakınlık kuracaksın, arkadaş olacaksınız, onu iyice bir dolandırıp varını yoğunu ele geçireceksin, sevdikleriyle arasını bozacaksın ve uçurumdan itip kaçacaksın. eh, çok uzun iş değil mi, tüm bunlar, uğraş dur! çok da önemli bir sorun var: "benim içimden bu tür şeyler yapmak gelmiyor ki?" diyebilirsin, haklı olarak. tüm o kadar şeyi yapmak yerine, "bi' iki kere çarpayım ağzına ağzına yeter bana!" diyerek geçiştirmek istedin diyelim. ya "öbür öbür dünyada da o senin ağzına ağzına çarpar o zaman!" gibi bir cevap alırsan ne olacak? "ne; nasıl yani?". neyse daha fazla karıştırmayım durumu...
öbür dünya ödeşmeleriyle ilgili bir dolu ilginç, garip örnek bulabilir insan. hatta bazen keyifli bile oluyor günlük hayatta karşılaşılan olaylara bu anahtar ile bakmak; çoğunlukla yapılan bir şeydir de zaten. ama ne kadar ararsan ara, nereye bakarsan bak, bu konudaki uç örnek bellidir:
ödeşme etkinliklerinin en görkemli, en uzun sürecek olanı ve belki de en enteresanında, paul tibbets'in tepesine yaklaşık yetmiş beş bin (75.000) atom bombası tek tek inecek ve paul tibbets yaklaşık 75.000 kere yok olacak: tam bir ödeşme olması için her bir bombayı en baştan hissetmesi gerekiyor elbette! daha sonra, önce 60.000, daha sonra 65.000 kere daha, bedeni radyasyona maruz kalacak ve büyük acılar çekerek ölecek. ne gösteri ama!
yüzbinlerce ölmüş japon öbür dünyada gerçekleşecek o günü bekliyordur heyecanla.

paul tibbets

4 yorum:

  1. Çocuklara empatiyi öğretmenin başka yolu yok. O nedenle bu iyi bir yöntem belki. Ama asıl sorun şu ki; çocukların hayal dünyasının sınırı yok. Sen empati kurmasını sağlamaya çalışırken o dev karıncalar, dev örümcekler, üzerine doğru uçan kocaman güvercinlerle dolu kabusların bitmek bilmediği geceler geçirebilir. Ben asıl bir çocuğa bunu yapmaktan korkarım.

    YanıtlaSil
  2. aileler bu tür muhabbetleri abartıp çocuğun dengesini bozarlarsa öbür dünyada da çocuk bu tür muhabbetleri abartır onların dengelerini bozar:) hehe, fazla havasına girdim galiba :)

    YanıtlaSil
  3. Paul Tibbets ile şu olayı kafanda bağdaştırıp kelimelere dökmen de şaşılası mirim.

    YanıtlaSil
  4. yazıya başlarken aklımın ucundan geçmiyordu paul zararlısı, bir şekilde konu ona döndü işin doğrusu :)

    YanıtlaSil