kahn ve selesnick'in sitesinden, "city of salt" başlıklı çalışmadan birkaç örnek aldım. başka başlıklarda daha bir dolu şey yapmışlar; hepsi de görülmelik... city of salt başlığı altında, her dijital işin öyküsü de var. yok, yapım aşamaları değil, bildiğin öykü... aslında aklımdan geçmedi değil; "ben de hariçten gazel okusam, kafama göre her birinin altına bir şey uydursam..." diye. belki arada sırada döner, aşağıdaki resimlerin altına bir şeyler uydururum? yapmadığım şey değil; bir şeyler ekleyip ekleyip öylece bırakmıyorum, arada sırada dönüp sağını solunu değiştiriyor, ak dediğimi kara yapabiliyorum... e tabii ne olacaktı, bildiğin oyuncak bu, (oyuncak mı bu?) maksat, zaman geçerken, sanki biraz yavaşlamış gibi hissedeyim... çok dokunaklı oldu bu cümle sanki? daha sonra silip yerine "maksat, hayat eğlenceli geçsin" yazar, sonra da bu cümleyi silerim...
(siteyle işin bittikten sonra, sayfanın altındaki "back to aeroplastics" bağlantısına tıklamanı da tavsiye ederim...)






(siteyle işin bittikten sonra, sayfanın altındaki "back to aeroplastics" bağlantısına tıklamanı da tavsiye ederim...)

















bunca zaman çizgi romanlar hakkında neredeyse hiç laf etmemiş olmam garip geldi bana. üzerimde çok büyük etkisi olmuştur çizgi romanların. conan, silver surfer, hulk, rom, red kit, tenten gibi şeyler okumayı severdim. maus, v for vendetta gibi, sürekli değil de "tek bir kitap" olarak yayınlanan çizgi romanlar ile eski düşkünlüğüm arada canlanıyor ama uzun zamandır çizgi romanlarla ilgilenmiyorum işin doğrusu. hatta çizgi romanların sinemaya yansımalarıyla bile...
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)

dünya doğayı koruma vakfı'nın (wwf - world wide fund for nature) temel amacı, dünyanın doğal ortamının bozulmasını durdurmak ve insanın doğayla uyumlu bir şekilde yaşadığı bir gelecek oluşturmak.* dünya bizim oyun sahamız ama dünyayı dünya yapan tüm canlıların da oyun sahası. insan, "insan" "dünya" hayvan" gibi binlerce kavram oluşturabildiğinden, "hepsi benim için" diye düşünüyor ama sırf gak guk edebildin, şehirler kurabildin ve her şeyi isimlendirebildin diye sana ait olmuyor gezegen. şu (o bu şu) hayvana "kedi" dedin ama yok ki evrende kedi diye bir şey? en azından senin türünün haricindekiler için: götünden uydurduğun bir kelime o sadece, sana benzeyenlerle rahat anlaşabilmek adına... tabii ki ayrımlar, sınıflandırmalar yapabilmek muhteşem bir yetenek, ama bu yetenek seni diğer canlılardan, onların efendisiymiş gibi hissetmeni gerektirerecek kadar üstün kılmıyor. şüphesiz evren (tüm evren) senin tek bir kavramını, kelimeni anlamıyor. zira anlamak dediğin şey de tamamen götünden uydurduğun bir şey... yani balkonuna konan götü boklu güvercinle senin aranda, evrensel açıdan bakıldıkta (kim bakacaksa?) pek bir fark yok...





















