12 Şubat 2008

sana göre bana göre

gün boyu elektrik yoktu. daha doğrusu erken saatlerde gitti, telefon açtık saat dört gibi gelir dediler... bir kamyon hatta bir vagon zaman! eh, biz de beklemeye başladık.
gittim, bari bir dergi falan alayım dedim, bilim ve teknik dergisinin şubat 2008 sayısını aldım. içinden kartondan kes-yapıştır bir masaüstü gök atlası çıktı. hiç anlamam, ilgimi çekmez, büyük ayı, berenices'in saçı ya da andromeda...
aslında, zamanın geçmesini istemek ne garip. asker, hasta ya da mahkum iken insan ömrünün o bağlayıcı dakikalarının-saatlerinin vs bir an önce geçmesini ister ya, oysa biraz şiirsel kaçacak ama, ölüme biraz daha yaklaşmak değil mi zamanın geçmesi?
bir yanda da şu şeyler (bu gün neler öğrendik):
"(...) bilgisayarla yapılan modellemeler ışığında, 2M1207A adı verilen bu yıldızın çok genç, sadece 8 milyon yaşında olması gerektiği ortaya çıkmış"
"(...) buna göre, gezegenin yaşı sadece 10 milyon yıl; yani bu güne kadar keşfedilen güneş sistemi dışı gezegenlerin en gencinden bile çok daha genç"
"(...) kuyruklu yıldızdan alınan örneklerin, güneş sisteminin ilk zamanlarından, 4,5 milyar yıl öncesinden, sistemi oluşturan gaz ve tozdan kalan, bozulmamış madde içereceği düşünülüyordu"
kendini kötü hissediyor insan. 8000 yıllık bir elektrik kesintisi oldu, sıkıntıdan geberdim, diyesim geliyor... maksat, gök cisimlerine karşı edepsizlik olmasın!
yan tarafta random olarak gösterilen linkler silsilesinde (acaba "ne ki bunlar?" diye bakan var mıdır?) secred worlds başlığıyla geçen, insanı allak bullak eden java uygulamayı bir kere daha önermek istiyorum. bir arkadaşım, evet biraz yüzeysel görünebilir ama, "others filminden sonra gördüğüm en çarpıcı şey" diye yorumlamıştı. her neyse, zaten şu anda kendisi neredeyse bir nihilist(!), belki de sebeplerinden birisi de, bu ve buna benzer şeylerle (müzik-kitaplar-filmler vs) ilgilenmiş olmasıdır(!)
korkunç rakamlara sahip büyüklükler, küçüklükler, mesafeler, süreler...
şuna bir baksana:
sahip olduğumuz 100 trilyon hücrenin yalnızca %10'u gerçekten insana ait. geri kalanların sahipleriyse bakteri, mantar ve diğer mikroplar. (...) çoğu zaman vücudumuzu 90 trilyondan fazla mikropla, kavgasız gürültüsüz paylaşıyoruz.
e o zaman ne zevki / anlamı kalır dvd kolleksiyonu yapmanın, "ben kahvaltıda süt içerim" diye ortalıkda dolaşmanın?

*gereksiz açıklama: alıntılar bilim ve teknik dergisinin şubat 2008 sayısından.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder